Brownsville dumpsterdiving, sınırdaki bisikletli kadın!

2013 yılının ilk günü San Benito’dan Brownsville’e pedallarken David’in çektiği treylerin önce lastiği patladı sonra aksında sorun olduğunu keşfettik. Neyse bir şekilde Brownsville’deki evsahibimiz olan Will’in evine vardık. David ve Hannah aksı tamir etmeye çalıştılar ama rulman yatağını bir türlü yerinden oynatamadılar. Amaç ellerindeki eski aksın bilyalarıyla yenisini değiştirmekti.

Bu arada yol boyu giderken bir kaç market çöpüne bakma fırsatımız olmuştu. Bir de kilise çöpüne bakalım dedik; hiç kullanılmamış poşetiyle birlikte atılmış plastik bardak, tabak, çatal, peçete, ıslak mendil, sıvı el sabunu, yılbaşı ışıkları, artık aklınıza ne gelirse vardı. Taşıyabileceğimiz kadarını alabildik.

Evsahibimiz Will’e dumpsterdiving olayını anlatınca hiç tuhaf karşılamayıp hatta bize ayak uydurup arabayla çöp karıştırmaya gittik. İki gece tamamen çöpten kendimize ziyafet sofrası kurduk!

OLYMPUS DIGITAL CAMERA

İlk gün özellikle kilisenin ve yerel bir marketin çöpünden topladıklarımız arabanın bagajını neredeyse tamamen doldurdu.

OLYMPUS DIGITAL CAMERA Evsahibimiz Will, Hannah ve David; verimli geçen çöp turundan sonra gurulu ve mutluyuz :)

OLYMPUS DIGITAL CAMERA

Brownsville arka sokaklarında süpermarket çöplerine bakarken tarihi bir bina ve özellikle galerideki fotoğraflar dikkatimi çekti.

OLYMPUS DIGITAL CAMERA

Galeria 409; Brownsville’de sınır duvarında tarihi binada şahane bir galeri. Galerinin yöneticisi, ressam Mark Clark kapıya çıkıp bizi içeriye davet etti ve bize açılış öncesi mini tura çıkardı.

OLYMPUS DIGITAL CAMERA

Carol Plumb’ın yeni bitirdiği eseri

OLYMPUS DIGITAL CAMERA

Carol Plumb

OLYMPUS DIGITAL CAMERA

OLYMPUS DIGITAL CAMERA OLYMPUS DIGITAL CAMERA OLYMPUS DIGITAL CAMERAMark Clark’ın baktıkça bakılası eseri!

OLYMPUS DIGITAL CAMERA

Neler neler bulmadık ki market çöpünden! En az sekiz paket börülce – ki yılın ilk günü börülce yemek Teksas geleneğiymiş. Üç kutu krema, altı kutu çukulatalı krema, soğan, domates, göbek salata, peynir ve daha bir sürü ıvır zıvır. Hepsini yıkayıp temizleyip tarihlerini kontrol ettikten sonra hemen yemek pişirmeye koyulduk.OLYMPUS DIGITAL CAMERAEvsahibimiz Will’in harika sohbeti ve şarap ikramıyla masamız şenlendi.

OLYMPUS DIGITAL CAMERA

Ertesi gün Will bizi hem postaneye hem de Bicycle World isimli bisiklet tamircisine götürdü. Postaneden annemin gönderdiği ilaçları ve cyclocamping firmasından ısmarladığım yeni dış lastikleri aldım. Firma USPS (normal posta) ile anlaşması olmamasına rağmen bana kıyak geçip normal postayla gönderim ücreti almadan lastiklerimi gönderdi. Tabii telefonda biraz şirretlik yaptım, yapmadım değil! Adresim yok UPS USPS’ten daha pahalı ekstra para isterseniz iptal edin siparişimi demem mi yoksa Christmas arefesinde oluşumuzdan mıdır gönderim parası almadılar :)

Bicycle World’de de sağolsunlar hemen işimizi gördüler, bir şekilde yeni ve bozuk rulman yatağını çıkarıp, eskisiyle değiştirdiler.

  OLYMPUS DIGITAL CAMERA

Will’in bir arkadaşı bir dolu “tomali” getirmişti. Genelde hep etle yapıldığı için yiyemediğim bu meksika lezzetinin peynirli ve mısırlı olanı da varmış. Ufaktan meksika mutfağının tadına varmaya başladık.OLYMPUS DIGITAL CAMERA

İkinci günde haydi bir tur dumpsterdiving yapalım ne var ne yok diye bir çıktık ve yukarıda gördüğünüz yiyeceklerle döndük!

OLYMPUS DIGITAL CAMERA

Ayrıca Linda’s Cake Specialty isimli kurabiye/pastacıya uğrayıp satmadıkları ve atacakları herhangi bir ürün olup olmadığını sorunca bize yılbaşı kurabiyelerinden bir kaç tane bedava verdi :)OLYMPUS DIGITAL CAMERA

Will’in pişirdiği nefis ev yapımı ekmek ve yine çöpten bir ziyafet sofrası!

OLYMPUS DIGITAL CAMERA

Çöpten bulduğumuz muzları sodalı una bulayıp kızarttık ve yine çöpten bulduğumuz balla tatlandırıp afiyetle yedik.

OLYMPUS DIGITAL CAMERA

Ve yine veda zamanı, iki gece misafir olduğum kütüphane odası. Brownsville’de bizlere evini açan ve dostluğunu esirgemeyen Will’e teşekkürler.

Bu arada couchsurfing sayesinde yine Brownsville’den bir dost daha edindim. Jeff sağolsun şehir dışında olduğundan beni misafir edemedi ama öğrencilerinden birine yönlendirdi, Brenda. Çok tatlı ve sevimli gencecik bir üniversiteli. Matamoros (Meksika) şehrinde yaşıyor ve Brownsville (ABD) üniversiteye gidiyor. Sabah erkenden sınırı geçtim. ABD tarafında nereden geliyorsun, nereye gidiyorsun klasik sorularının yanı sıra silahın var mı sorusuna Hannah’nın hediye ettiği minik çakımı çıkararak ceavp verince sınır polisi de biraz rahatladı. Bu arada pasaportumla dönen homeland security’ye çıkış kağıdımı almayacak mısınız? diye sorunca şaşrdı. Geri dönmeyecek misin? dedi. Döneceğim de kısmet şimdilik Şili’ye kadar gideceğim dediğimde homeland security’nin de androidliği bitti, imrenerek ah keşke ben de senin gibi gezebilsem diyerek beni uğurladılar. ABD ile Meksika arasındaki geçiş yolu için 2 dolar ödeyip Matamoros’a doğru pedalladım. Meksika tarafında da ne çantamı açtılar ne zorluk çıkardılar hatta güvenli yolları tarif ettiler. 295 meksika pezosu tutan altı aylık vizemi ödeyip tam ayrılacakken Hannah ve David ile karşılaştım. Birbirimizle tekrar vedalaşıp iyi şans dileyerekten ayrıldık.

Brenda ve tatlı anneannesi ile buluşup önce Guadalajara’ya otobüs biletimi aldık ve bisikletimi garda otobüs firmasına emanet olarak bıraktım. Sonra meksika börekçisine gittik. Kaktüslü ve mantarlı börekler nefis :)

OLYMPUS DIGITAL CAMERA OLYMPUS DIGITAL CAMERABu da Brenda’nın kedisi ölen kedime çok benziyor :( Eşek kafalılığım mı artık yorgunluk mu neyse ne Brenda’nın ne ailesinin fotoğrafını çekmişim. Anneannesi telefonla arayıp her yer çok tehlikeli aman dikkatli olsun nasıl bisiklete binecek diye benim için endişenmeye başlamıştı bile :) Annesi kullanmam için meksika sim kartı verdi. Çok cömert, dost canlısı bir aileyle tanışmıştım ve çok şanslıydım. Akşamüstü otobüs garında vedalaştık.

Maalesef Meksika’nın kuzeyini pedallayamadan 16 saatlik ve neredeyse yol üstündeki tüm şehirlerde duran otobüs yolculuğu ile Guadalajara’ya doğru yola koyuldum. 12 Ocak’ta bikeforums sitesinden ve couchsurfing üzerinden tanışıp yazıştığım Cheri ve saz arkadaşları ile Chapala’dan Cancún’a doğru pedallayacağım için otobüsle yolumu biraz kısalttım.

Merak edenler için gelsin; interlekler burada zar zor çekiyor, bir de benim tembelliğimi eklerseniz her gün giriş yapmam biraz zor. Şu an günlerden 16 Ocak 2013, beş gündür pedallıyoruz. Yola Chapala’dan çıktık. Kah yol kenarında boş arazide, kah birilerinin bahçesinde, kah ucuz otel odalarında konaklayarak yolumuza devam ediyoruz. Bu gece Tzintzuntzan’dayız. Meksika çok renkli şahane bir ülke, hele yemekler, hele insanlar! Meksika tehlikeli diye listenizden çıkardıysanız bence bir daha düşünün :) Evet tehlikeli en az Türkiye kadar ve merak etmeyin örümcek hisleriniz size yol boyu yardımcı oluyor!

2 Comments

  1. Teksas’ta yaşadığım halde bilmediğim ayrıntıları senden öğrenmeye devam ediyordum ki; Meksika’ya geçtin. :)
    Neyse ki ora hakkında hiçbir şey bilmiyorum desem yeridir. Ayrıntıları almaya ve seni izlemeye devam.
    Keyifli pedallamalar.

  2. Yine nefis bir hikaye daha okudum. Yüreğine sağlık. Keşke biraz daha detay yazabilsen diye geçirdim aklımdan ama, yolculuk esnasında bu kadarını bile çıkartabilmen büyük başarı. Yolun açık olsun ..

Leave a Reply to Ahmet Bom Cancel reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *