GECMIS ZAMAN : KOLOMBIYA NOTLARI

Merhabalar; su an Medellin (Kolombiya) sehrinde Casa Ciclista’da yani Bisikletci Evinde esyalarimi elden gecirmekle, bisikletimin tamirini beklemekle ve kedi bebesi buyutmekle gunlerimi harciyorum. Kazamdan haberi olan ve maddi manevi yardima kosan herkese cok ama cok tesekkur ederim. Kocaman bir tesekkur sayfasi da hazirliyorum. Ayrica bu post ile seytanin bacagni kirdigimi varsayip kalan yazilarin corap sokugu gibi akmasi icin pozitif enerji, dua vs her bi sey kabulumdur gonderiniz gelsin :)

elif150

Kolombiya’da ilk durağımız Cartagena oldu. Brezilya’daki karnaval ünlü olanı ve bizim bildiğimiz. Tam da o dönemde güney amerikanın değişik yerlerinde benzer festivaller, karnavallar ile kutlamalar yapılmakta. Eh işte biz de farkına varmadan denk gelmişiz. Neredeyse bütün hosteller doluydu.  Biraz dolandıktan sonra yolumuzun üzerinde ilk rastladığımız hostele geri dönüp yerleştik. Minicik hostelde iki bisikleti ve çantaları sığdırmak epey güç  oldu ama çalışanlar cok yardımsever ve anlayışlıydılar. Koca Kolombiya’da doğru dürüst harita bulamadım. İyi kötü  sadece turistik rotaları ele almış en azından detay görebildiğim bir haritaya 14500 colombia pezosu bayıldım. (1 dolar yaklasik 2430 peso)

Panama’da dolar kullanırken birden böyle devasa kurlu bir ülkeye girince zaten kalan yarım aklımı da kur çeviricem diye kaybettim. Bir kaç yerde de banknotları karıstırdım.

This slideshow requires JavaScript.

Cartagena turistik kocaman bir kent ve çok güzel; insan bir iki gün geçirmeden edemiyor. Biz de fiyatı nispeten uygun bir yer bulduğumuz icin iki gün kaldık.

This slideshow requires JavaScript.

Alain uzun zaman birileri ile pedallamak istemediğini zaten söylemişti. Neredeyse iki aydır beraber pedalladığımızdan Kolombiya’da ayrılacaktık. Bu arada Panama’da tanıdığım Venezuelalılar olsun, internetten beni bulan Venezuelalılar olsun hepsinin ağız birliği etmişçesine sakın Venezuela’ya gitme demeleri daha da fazla Venezuela’ya gitme isteği uyandırıyordu. Colon şehrinde “sakın o sokağa  girme” demeleri gibi, sokağa girmiştim hatta yetmedi defalarca o sokaktan geçtim; evet insanlar fakirdiler, kira ödemeden boş binalara yerleşmişlerdi ama paralel sokaktan daha kötü değildi. Ne yani tüm sokak üzerime  atılacak degildi ya! Kaldı ki koca Venezuela; bir yığın insan yaşıyor ve bugüne kadar tanıdığım Venezuelalıların hepsi tok gözlü ve yardimseverdiler. Yani dışları kadar içleri de güzeldi. Ve ülkenin üçte biri Farallon’da tanıştığım surf tanrısı Gabriel kadar yakışıklıysa tehlikeyi göze almaya değerdi.

This slideshow requires JavaScript.

Kendimi hazırlamıştım ve Santa Marta yönüne kendi başıma pedallayacağımı düşünüyordum ki Alain da o yöne  gideceğini söyledi. La havle, rüzgarı karşımıza alıp yola çıktık. Loma de Arenas’ta bir gece geçirip yola devam ettik. Santa Veronica’da öğlen molası için lokata ararken Las Cabañas’ı görünce donüşte bir durup fiyat sormaya karar verdik. Hernan’ın düşünü kurduğu evi ve bir sürü bisikletçiyi ağırladığı misafirhanesinden ayrılamadık. Bir gece de burada kalalım madem dedik. Okyanus inanılmaz dalgalıydı tabii buna saşmamak gerek Hernan’ın dediğine göre  avrupadan kite surf için gelip burada aylarca konaklıyorlarış. Bana ilerdeki tepeyi gösterdi ve manzaranın harika olduğunu söyledi. Sahile vurmus koca kütüklerin fotoğraflarını çekerek tepeye tırmandım. Daha sonra Alain’da geldi. Tepenin diğer yanı 30-40 metrelik uçurum. Biraz manzarayı seyrettik güneşin batmasına daha vardı ve rüzgar da hızını artırmıştı. Las Cabañas’a dönüp akşam yemeğini hazırladık. Gece terasta uyuma fikri rüzgârdan sebep epey sıkıntılı oldu ama işin güzel tarafı bu kadar rüzgâra sivrisinek olmamasıydı.

This slideshow requires JavaScript.

Sabah Baranquillas şehrine doğru yolumuza devam ettik. Baranquillas Kolombiya’nın ikinci en kalabalık şehri ünvanını hak ediyor. Orta Amerikada sadece Panama City’de ve biraz da Nicaragua’nın başkenti Managua’da çok katlı yani üç katın üzerinde on katlı filan apartman görmüştüm. Kolombiya’da da yapılaşma bu yöndeydi maalesef. Baranquilla bizi karnaval ile karşılayınca bir türlü bu şehirden ayrılamadık.

This slideshow requires JavaScript.

İkinci gün yola devam edecekken bisikletçilerin bulunduğu sokağa girince ilk dükkanda tam da aradığımız gibi pompa bulduk. Bisiklet parçalari ve fiyatlar da oldukça uygundu. Sonra saat geç oldu bu saatte yola çıkılmaz deyip o gün de kalınca kamera tamir etmek için yer aradık ama  bulamadık. Bu arada kendime basit bir armonika aldım. Müzik kulağım olmadığı için hala ‘do re mi fa’ safhasındayım. Üçüncü gün yola çıkacak gibi hazırdık, bu sefer de Alain’ın zincir değiştiresi  geldi. Beklerken madem öyle ben de değiştireyim bari dedim. Uzun yol, kısa yol kesinlikle 9’lu kaset en iyisi; benim zinciri bulmak süper kolay ve ucuzken 10’lu kaset kullanan Alain zincir için iki katı para ödemek  zorunda kaldı.

This slideshow requires JavaScript.

Saat yine öğleni bulmuştu kaldığımız yere geri döndük. Hemen üzerimizi değişip dışarı çıktık. Festival katılımcıları festival tişörtleri ile 5k maraton koşuyorlardı. Geri dönüp bisikletlere atladık, biz de koşuculara bisikletlerimizle katıldık. Bir gün önce adım atılmayacak kadar kalabalık canlı müzik sahnesinde yine canlı müzik vardı. Festival organizayonuna bisikletle dünyayı gezdiğimizi anlatıp, maratón tişörtlerinden istedik. Sanslıydık; hem bizimle röportaj  yaptılar, hem de tisort verdiler.

Ertesi gün artık gerçekten yola çıktık. Santa Marta yol ayrımına geldiğimizde de ayrıldık. Ben Santa Marta’ya devam ettim, Alain ise Bogota yönüne devam etti. Ayrılacağımızı biliyordum ama yine de böyle yolun ortasında ayrılmamız beni hazırlıksız yakaladı. Santa Marta’ya varacak gücü kendimde nasıl buldum ben de bilmiyorum. Şehre vardığımda HelpX web sitesinden çalışmak için mesaj attığım hosteli ara ara sonunda buldum. Ancak resepsiyonda çalışan genç süper itici ve kraldan çok kralcı bir insandı. Hostelde bir sürü hiç kimseyi rahatsız etmeyecek ölü nokta varken bisikleti hostelin baçesinde bırakmam konusunda ısrar etti. Ölü noktaları gösterince bu sefer de park paraından laf açınca ne kadar rezil bir çalışan olduğunu yüzüne söyleyi, bu kadar paragöz olarak işletmeyi de kötü etkilediğini söyledim. Ve de çekip çıktım. Hostel sahibine yazasım vardı ama anlaşılan o ki girip helpX ilanını kontrol bile etmeyen birisi. İtfaiye ve Cruz Roja’da geri çevirince kös kös yüzüm bir karış ara sokaktayürürken  Arjantinli bir genç (Martin) beni selamladı. Ayaküstü sohbet ederken Venezuela planımdan bahsedince çok  heyecanlandı. Ülkenin en kuzey doğusuna gidip oradan da Venezuela’ya geçecektim.  Bir arkadaşı Peru-Kolombiya-Venezuela-Brezilya rotasını yapmıştı. Neşem ve heyecanım yerine geldi. Benimle beraber hostel aramaya katıldı. Şansıma Chocolate & Canela isimli ucuz bir hostel buldum.

elif408
Martin – tum arjantinliler gibi tatlis :)

Resepsiyondaki Jackie kocaman gülümsemesi ile karşıladı. Göt kadar olmasına rağmen bisikletimi de içerde koyacak yer gösterdi. Bisikleti bırakıp kahve içmeye çıktık, bisiklet seyahatinden Venezuela’dan ve bir sürü şeyden bahsettik. Martin’in artık minibüse binip ilerdeki Taganga isimli balıkçı kasabasına gitmesi gerekti. Saat geç olmasa ben de bisikletle gidebilirdim ama kalacak yer ararken epey vakit kaybetmiştim.

This slideshow requires JavaScript.

Bir kaç gün Santa Marta’nın keyfini çıkarıp kafamı dinledim. Rotamı ve planımı gözden geçirdim. Martin’in arkadaşı Ricardo’ya e-posta yolladım. Couchsurfing pek kullanmasam da Santa Marta’nın devamında kalacak noktalarımı belirleyip CS’ten beni misafir edebilecek kişilere mesaj attım.

This slideshow requires JavaScript.

Sonunda hazırdım, yola koyuldum. Tek başına! Ara sıradan ziyade kafam devamlı şöyle etsem böyle olur muydu?Böyle  etsem şöyle olur muydu? diye platonik aşkımla meşguldü. ‘Seviyosan git konuş’ diye akıl verdiğim. Beni sevip de yüz vermediğim herkes rahat nefes alabilir, burnum az da olsa sürtülmüştür. Sonuçta kimseye ‘beni neden sevmedin ayı?’ diye soramayacağımdan bu defteri de sizi sıkmadan kapatayım.

‘ çok iyi edersin! Senin olmayan aşk hayatını dinlemeye gelmedik!’

This slideshow requires JavaScript.

İlk durağım Palomina’dan bir km önce yer alan Mercatalia idi. Akşam 18:00 de hava karardığında Juan Carlos ve Janet’in iki kızıyla yaşadıkları evlerine vardım. Juan Carlos sırtındaki feci ağrıya rağmen beni misafir olarak kabul etmişti. Kaldığım üç gün boyunca ben kızlara göz kulak oldum Juan Carlos ise her gün eşiyle hastaneye Santa Marta’ya gitti en sonunda safra kesesi taşı teşhisi kondu. Kızlarla Palomina nehrine ve Palomina’ya plaja gittik. Nehir ile Okyanusun birleştiği yerde yüzdük.

Camarones ay batisi :)
Camarones ay batisi :)

İkinci durağım Camarones oldu. Yolda karşılaştığım İspanyol turcu Riohacha’ya gitme çok turistik ve pahalı, en iyisi Camarones’te kalman deyince kendimi Riohacha’ya kadar zorlamadım. Camarones’te Wayuu halkına ait ve de ulusal park olan bir alanda cibinliğimle kamp kurdum. Gölden yengeç yakalayan çocuklar etrafımı sardı ille yengeç alayım diye. Hayvan yemiyorum deyince ısrar etmediler. Bisikletle gezmemden çok tek başına geziyor olmama şaşırdılar. Onlar için yeterli veya mantıklı bir açıklamam yoktu. Neden evli değildim, neden çocuğum yoktu. Neden neden soruları uzayıp gidiyordu. Benimse acayip uykum vardı. Sonunda beni rahat bıraktılar. Gecenin bir yarisi neden bilmem birden uyanıverdim. Etraf gündüz gibi aydınlıktı. Okyanustan gelen ışık da neyin nesi derken farkına vardım; ilk kez ayın batışına tanık oluyordum. Üşenmeyip kameramı kaptım çekebildiğim kadar düzgün fotoğraflar çekmeye çalıştım. Bir yanım ise yatağa dönmeye can atıyordu. Yarım saat kadar o açı, bu açı debelendikten sonra yatağa geri döndüm. Ay batarken ben de uykuya dalmıştım.

elif38
41 km Peaje

Ertesi gün Riohacha’yı geçip Maicao yönüne devam ettim. Rüzgar iyice şiddetlenmişti. Acı haber ise rüzgarın Maracaibo’ya kadar yüzüme karşı esecek olmasıydı. Maicao’ya varamadan 41. Km de kontrol noktasında kamp kurdum. Öyle ahım şahım bir kamp noktam yoktu ama duş alabilecek yerim vardı. Tuvalet tek kişilik ve kocamandı ortasında da gideri vardı. Tenceremi banyo tası yapıp duşumu aldım. Güzelce akşam yemeğimi hazırladım. Yol ışıklarına inat kafamı koyar koymaz uykuya daldım.

This slideshow requires JavaScript.

Ertesi gün nefis bir gün doğumuyla yola koyuldum. Maicao’ya vardığımda henüz çok erkendi, şu meşhur camiiyi göreyim  dedim. Oldukça büyük ve ferahti. Vitraylarla süslenmiş camları vardı. Camiinin misafirhanesi yokmuş ve camiide kalamazmışım, gerçi ben de yarım ağız sormuştum. CS’den bulduğum evsahibim Andres ile buluştuk, neredeyse evlerine kadar motorsiklet takip ettim. Kolombiya moto-taksi ceneti, tabii benim için ekstra dikkat konusu. İyice yavaşlayıp çok yakınımda sürdükleri zaman yüreğim ağzıma geliyor. Andres Maicoa merkezden sanırım 15 dakika uzaklıkta tüm ailesiyle birlikte yaşıyor. Ben oradayken Arjantinli ve Kolombiyali bir çift de bize katıldı. Sağ olsunlar bize kendisi için hazırladığı evini açtı. Kendi bahçelerinde olmasina rağmen elektrik ve su kaçak diye kesmişler kısmetse yeniden bağlatacak. Buradan ötesi Wayuu toprakları pek fazla yerleşim yok, yol desen komple kum, rüzgar bu kadar amansız esmese girerdim, güzel de macera olurdu ama nedense bir an önce  Venezuela’ya gitmek istiyordum.

Maicao’ya cuma günü varmıştım,  yol yorgunluğu vesaire derken para değiştirmeyi unuttum. Cumartesi karaborsada para bozmaya gittim. Karaborsa bildiğin merkez parklardan biri; böyle orta yaşlı kadınlar pazar çantaları ile, adamlar ise sırt çantaları ile “bolivar, bolivares” diye dolanıyorlar ortada. Venezuela maalesef dolar kurunu kontrol altına almış bir devlet, zamanında Chavez 1 dolar 6 BsF olarak belirlemiş. Ancak öyle ben yaptım oldu ile olmuyor, karaborsada dolar almış başını gitmiş. Bu arada en büyük banknot 100 BsF böyle olunca tomarla parayı nereye koyacağımı şaşırdım. Bir kısmını uyku tulumuna bir kısmını da kolayca erişebileceğim bir yerlere böldüm ve sabah erkenden Venezuela’ya doğru yola çıktım.

elif36

3 Comments

  1. Küçük bir arkadaş grubuyla Cumalıkızık gezisi yaptığımız Elif Üzer’in Amerika kıtasını tek başına yeniden keşfedeceğini hiç düşünmemiştim. Hayatına bir sürü macera sığdırıyorsun. Tebrik ediyorum. Yolun ve şansın hep açık olsun… :))

Leave a Reply to Ipek Cancel reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *