Kolombiya Notları VIII San Agustin

Bisiklet lambamın ışığıyla kapkaranlık yolda önüme fırlayan köpekleri atlatıp San Agustin’e akşam 8:00 civarı vardığımda dizlerim hala titriyordu. Şansıma Gönüllü İtfaiye İstasyonu beni geri çevirmedi. Ertesi gün günlük keşifler yapabilmek için Cuchumelo’yu bırakıp gidebileceğim ucuz bir otel odasına yerleştik. Cuchumelo’nun da keyfi yerindeydi. Odada türlü çeşit cambazlıklar, odadan firar etmeler derken terastan dama atlayıp kendince o da keşfe çıktı.

San Agustin minik bir yerleşke olmasına rağmen yaklaşık 100 sene arkeologların, antropologların akınına uğramış. Burada bulunan mezarları, yerleşkeleri yapanlara ne oldu, öldüler mi? kültürleri zaman içinde değişti de biz mi bağlantı kuramıyoruz? göçtülerse nereye göçtüler? sorular ve teoriler kısaca sırları halen daha tam çözülememiş. Buraya taşısam roman olacak dolayısıyla detaylar için google’da biraz arama yaparak bilgi edinebilirsiniz.

Sizi simdilik Unesco web sayfasıyla başbaşa bırakayım. http://whc.unesco.org/en/list/744

San Agustin Ulusal Parkından ve müzesinden kareler

İsmini incildeki Maria Magdalene’den (Mecdelli Mealan muhteşem Magdalena Nehri! Kolombiya’nın güney batısından kuzeyine yaklaşık 1528 km boyunca seyreder ve ülkenin en büyük nehirlerindendir. San Agustin’de Estrecho de Magdalena – Magdalena Boğazını görmeden gitmek olmazdı.

Alto de los Piedras

Güneybatı Kolombiya And Daglarının düğüm olduğu Kolombiya Masifinde yer alan San Agustín Arkeoloji Parkına kah yağmurlu kah bulutlu bir günde giriş yaptım.

San Agustín (Mesita A, Mesita B, Mesita C, La Estación, Alto de Lavapatas ve Fuente de Lavapatas), Alto de los Ídolos and Alto de Las Piedras olmak üzere park üç bölümden oluşmakta ve yaklaşık 116 hektarlık bir alana yayılmakta dolayısıyla öyle bir günde değil sindire sindire iki günde gezmek lazım. Zaten ilk gün aldığınız bilet ikinci günde geçerli.

Kolomb öncesi megalitik mezar anıtları, devasa heykelleri, mezar höyükleri, terasları, cenaze yapıları ve akarsuyun taş yatağına oyulmuş dini bir anıt olan Fuente de Lavapatas’ı kapsayan bölüm San Agustin Arkeoloji Parkının merkezinde ve şehre yürüme mesafesinde olduğundan ikinci günü buraya ayırdım.

 

 

 

bulunan en yüksek heykel 5 metre civarı – Alto de los Idolos

 

 

 

 

 

 

Hayvan insan karışımı önemli heykellerden bir tanesi – Alto de las Piedras

Pek çok mezar maalesef zaman içinde yağmalanmış. Heykeller ya gömülü kalmış ya da sonradan yerleşenlerinin evlerinde ve bahçelerinde evin koruyuculuğunu üstlenmişler. Ancak yukarıdaki gibi talan edilmemiş mezarlar da bulunmuş. Mezardan çıkan altın plakalar ise müzede sergilenmekte.

 

Salto de Bordones

Veee ikinci gün sırada San Agustin Arkeoloji Parkının ana bölümü

Şaman mı yoksa ebe mi olduğuna karar veremedikleri devasa heykel
Şaman mı yoksa ebe mi olduğuna karar veremedikleri devasa heykel

 

 

 

 

 

Fuente de lavapatas
Fuente de Lavapatas

Akarsuyun taş yatağına kazılan figürler hem suyun hem de insanların erozyonuna uğramış.

Bir yanda prehispanik heykeller diğer yanda rüzgarda salınan bambu ormanı Miyazaki ustanın animasyonlarından birindeydim sanki :)

 

Parktan çıkmadan evvel San Agustin’de çevreye yayılmış tüm heykelleri toparlayıp koruma altına aldıkları bölüme ‘Heykel Ormanı’na girdim. Sayamayacağım kadar çok heykelin arasında tabiiki fotoğraf makinamın şarjı bitti!

Şarjımın son kırıntısıyla yanına yaklaşmama izin veren minik kelebeleği fotoğrafladım. Sonrası gözlerim için ziyafet oldu!

Otele döndüğümde Cuchumelo cadısı mahmur gözlerle beni karşıladı. İlk kez doğru dürüst bilgi veren bir veterinerle karşılaştım. Karma aşısının ikinci etabını yapıp, olması gereken Leukemia ve Kuduz aşılarının da tarihlerini yazdı.

Cuchumelo
Cuchumelo

San Agustin güneye inen ana yoldan epey içerde, kısmetse yarın erkenden yola çıkıp anayolun üzerinde kamp atarak Mocoa’ya devam edeceğim. Pitalito ve Mocoa arası haritada pek yerleşke gözükmese de elbet kamp atacak bir kuytu bulunur.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *